SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HAC

<< 810 >>

باب: الإهلال من البطحاء وغيرها، للمكي والحاج إذا خرج إلى منى.

82- Mekke'linin Ve Dışardan Gelen Hacının Mina'ya Gideceği Zaman Batha Dan İhrama Girmesi

 

-وسئل عطاء عن المجاور يلبي الحج؟ قال: وكان ابن عمر رضي الله عنهما يلبي يوم التروية، إذا صلى الظهر واستوى على راحلته. وقال عبد الملك، عن عطاء، عن جابر رضي الله عنه: قدمنا مع النبي صلى الله عليه وسلم فأحللنا، حتى يوم التروية، وجعلنا مكة بظهر، لبينا بالحج. وقال أبو الزبير عن جابر: أهللنا من البطحاء.

وقال عبيد بن جريج لابن عمر رضي الله عنهما: رأيتك إذا كنت بمكة أهل الناس إذا رأوا الهلال، ولم تهل أنت حتى يوم التروية، فقال: لم أر النبي صلى الله عليه وسلم يهل حتى تنبعث به راحلته.

- Ata'ya, Mekke yakınlarında oturup hac için telbiye getirecek olan kimse hakkında soru sordular. Ata ise şöyle cevap verdi: "İbn Ömer (r.a.) terviye günü (Zilhicce'nin 8. günü) öğle namazını kılıp devesinin üzerinde doğrulunca telbiye getirirdi."   - Abdülmelik'in, Ata yoluyla naklettiğine göre Cabir şöyle demiştir: "Resûlullah (s.a.v.) ile birlikte (Mekke'ye) geldik. (Umre yapıp) ihramdan çıktık. Terviye günü gelince Mekke arka tarafımızda kalır bir şekilde hac için telbiye getirdik."   - Ebu'z-Zübeyr'in naklettiğine göre Cabir "Batha adlı bölgeden ihrama girdik" demiştir.   - Ubeyd İbn Cüreyc, İbn Ömer'e, "Sen Mekke'de iken, diğer insanlar hilali görünce ihrama girdiği halde, senin, terviye günü gelene kadar ihrama girmediğini gördüm" demiştir. İbn Ömer de ona,  "Ben, Resûlullah'ın, bineği hareket edinceye kadar ihrama girdiğini görmedim" diyerek cevap vermiştir.

 

AÇIKLAMA:     Nevevî şöyle der:  "Sahih olan görüşe göre, ister Mekke'li olsun ister başka bir yerden gelen ol­sun, Mekke'de bulunanların mîkatı, yine Mekke'dir." Bir görüşe göre ise Mekke ve diğer Harem bölgesi içinde bulunan yerlerdir. Bu Hanefîlere ait bir görüştür. Hangisinin daha faziletli olduğu konusunda ihtilaf edilmiştir. Hanefi ve Şafiî mezhebi, evin kapısından çıkarken ihrama girmenin faziletli olduğu konusunda ittifak halindedir. Şafiîlerde bir görüşe göre mescidden ihrama girmek daha faziletlidir.

 

Malik, Ahmed ve İshak'a göre, (hacılar) Mekke içinden ihrama girer, Hill bölgesine ancak ihramlı olarak çıkarlar.   İhrama girme vakti konusunda da ihtilaf edilmiştir. Alimler çoğunluğuna gö­re en faziletlisi terviye günü girmektir.  "Mekke arka tarafımızda kalır bir şekilde" ifadesi, Mekke'den çıkarlarken ih­ramlı olduklarını göstermektedir.  Ahmed ve Müslim, İbn Cüreyc yoluyla Cabir'den şöyle nakletmişlerdir:  "ihramdan çıkmış bir vaziyette iken Hz. Nebi bize Mina'ya yöneldiği­miz sırada İhrama girmemizi emretti. Biz de Abtah denilen yerden İhrama gir­dik." Müslim, Leys yoluyla Ebu'z-Zübeyr'den daha uzun bir rivayet nakletmiş ve burada haccı bozup umreye çevirmelerini ve Hz. Aişe'nin adet olması kıssasını anlatmıştır. Terviye günü hakkında ileride açıklama yapılacaktır.

 

 

باب: أين يصلي الظهر يوم التروية.

83- Terviye Günü Öğle Namazı Nerede Kılınır?

 

حدثني عبد الله بن محمد: حدثنا إسحق الأزرق: حدثنا سفيان، عن عبد العزيز بن رفيع قال:

 سألت أنس بن مالك رضي الله عنه قلت: أخبرني بشيء عقلته عن النبي صلى الله عليه وسلم: أين صلى الظهر والعصر يوم التروية؟ قال: بمنى، قلت: فأين صلى العصر يوم النفر؟ قال: بالأبطح، ثم قال: افعل كما يفعل أمراؤك.

 

[-1653-] Abdülaziz İbn Rufey' şöyle anlatır. Enes'e, "Terviye günü Resûlullah'ın öğle ve ikindi namazlarını nerede kıldığı ile ilgili olarak hatırladıklarını söyle" dedim. Enes, "Mina'da" diye cevap verdi. Ben, "Mina'dan döndüğü gün ikindi namazını nerede kıldı?" diye sorunca bana, "Ebdah (Muhasab) adlı yerde kıldı. Sen, emirlerinin yaptığı şekilde yap" dedi.

 

Tekrar: 1654, 1763

 

 

حدثنا علي: سمع أبا بكر بن عياش: حدثنا عبد العزيز: لقيت أنسا. وحدثني إسماعيل بن أبان: حدثنا أبو بكر، عن عبد العزيز قال:

 خرجت إلى منى يوم التروية، فلقيت أنسا رضي الله عنه ذاهبا على حمار، فقلت: أين صلى النبي صلى الله عليه وسلم هذا اليوم الظهر؟ فقال: انظر، حيث يصلي أمراؤك فصل.

 

[-1654-] Ebu Bekir'in naklettiğine göre Abdülaziz şöyle demiştir: Terviye günü Mina'ya doğru yola çıkmıştım. Bu sırada Enes'e rastladım. Eşek üzerinde gidiyordu. Ona, "(Terviye günü) Hz.Nebi öğle namazını nerede kılmıştı?" diye sordum. Bana, "Emirlerine uy, onların kıldığı yerde sen de kıl" diye cevap verdi.     (Yani Hac emiriini taklid et)

 

 

AÇIKLAMA:     "Emirlerine /yöneticilerine uy, onların kıldığı yerde sen de kil" ifadesinde kı­saltılarak verilmiştir. Süfyan'ın rivayeti bunu açıklamaktadır ki, buna göre, Resûlullah terviye günü öğle namazını Mina'da kılmıştır. Enes bu haberi verdikten sonra, bu konuda çok ısrarcı olduğu dolayısıyla muhalif olarak nitelenmekten çekindiği için ya da cemaatle namazı kaçırma endişesi ile "Emirlerinin/yönetici­lerinin kıldığı yerde kıl" şeklinde bir ilavede bulunmuştur. Bu ifade, emirlerin, terviye günü, öğle namazını devamlı olarak kıldıkları bir yerin bulunmadığını göstermektedir. Enes de, her ne kadar Resûlullah'a uymak daha faziletli olsa da, bu şekilde davranmanın da caiz olduğunu söylemiştir.

 

Terviye günü öğie namazını Mina'da kılmak sünnettir. Alimler çoğunluğu­nun görüşü böyledir. Sevrî, "Cami" adlı eserinde, Amr İbn Dinar'ın, "İbnü'z-Zübeyr'i, terviye günü öğle namazını Mekke'de kılarken gördüm" dediğini rivayet etmiştir.

 

Kasım'ın daha önce geçen rivayetine göre ise sünnet olan, terviye günü öğle namazının Mina'da kılınmasıdır. Belki de İbnü'z-Zübeyr, Amr'ın rivayetinde belir­tilen fiili (Mekke'de kılması), ya bir zaruret bulunduğu ya da caiz olduğunu gös­termek için yapmıştır.

 

İbnü'l'Münzir'in rivayetine göre İbn Abbas "Güneş batınca Mina'ya gidilsin" demiştir. İbnü'l-Münzir, İbnü'z-Zübeyr hadisi hakkında, "İmam'ın, öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını Mina'da kıldırması sünnettir. Büyük alimler de bu görüştedir. Kendisinden ilim öğrendiğim hiçbir alim, Zilhicce'nin dokuzun­cu gecesi Mina'da bulunamayan kimseye yönelik bir ceza ödemesinin vacip olacağını söylememiştir" demiştir. İbnü'l-Münzir, Hz. Aişe'nin, terviye günü Mek­ke'de bulunduğunu, gece girip gecenin üçte biri geçene kadar oradan çıkmadı­ğını rivayet etmiştir. İbnü'l-Münzir, "Mina'ya çıkmak her vakitte mubahtır" demiş­tir.

 

Hadiste, Ulü'l-emr'e (devlet başkanına) itaatin ve cemaate aykırı davran­maktan sakınmanın gerekliliği vurgulanmıştır. (Yani Hac emiri ve birlikte gidilen topluluğa uymak en iyisidir.)